FELSEFEMİZ
Toplumlar güvenli bir gelecek için, en çok çocuklarına ve gençlerine inanmalıdırlar.
Pazartesi, 11 Nisan 2022
Değerli Sporseverler merhaba,
 
Altınordu Arması’nı 10 yıl önce emanet almıştık.
“Hayalimiz” ise, 25 yıl öncesine dayanıyordu..
 
Hayalden çok öte bir ‘tutkumuz’ vardı, bir tür meydan okumamız;
* Bu toprakların çocuklarından oluşan takımlarıyla dünyada saygıyla anılan bir futbol kulübü olmak.
 
Bir tutkuyu ‘gerçeğe’ dönüştürmenin iki ayağı var;
1. Felsefesini oluşturmak, yani zihinsel yönetim,
2. Sistem kurmak, yani organizasyon yönetimi.  
 
Aileden sanayiciyiz, hem de en zorundan, çelik sanayicisiyiz.
Sistem kurmayı az buçuk bildiğimiz için, önce sistem arayışına çıktık.
Felsefemizi ise yolculuğumuz sırasında oluşturacaktık..
 
Bundan tam 20 yıl önce, sistem arayışına Almanya ve İngiltere’den başladık..
5 yılın sonunda yolculuğumuz “Total Futbol”un mimarı Hollanda’nın ünlü Ajax kulübü önünde sona erdi.
İlk gördüğümde çok etkilenmiştim; Altyapı/Akademi tesislerinin ismi “De Toekomst”, yani Türkçesi “Gelecek” idi..
Bir kulübün felsefesini tek kelimede anlatacak bundan daha güçlü bir isim olamaz..
Onlar 1970’lerde başlamışlardı.. Tam 40 yıl gerideydik..
Sistemin yıldızı ünlü futbol duayeni Johan Cruyff idi ama gerisinde Rinuls Michels ve Stephan Kovacs gibi çok büyük ustalar vardı..
Sistemde rol modelimizi bulmuştuk ve önemli bir süreci geçmiştik.
 
Ama felsefe? Yani “zihinsel yönetim”..
Zihinsel yönetim, en az organizasyon yönetimi kadar önemli..
Hatta daha önemli..
Bakın ünlü düşünür Nietzsche ne demiş;
“Yaptığınız işin felsefesini bilmezseniz, yalnızca teknisyeni olursunuz”..
 
Sen yeter ki, inanarak bir “yolculuğa” çık, mutlaka yoluna çıkar ‘aradığın’..
Hollanda’dan sonra yolculuğa devam ettik, bir gün karşımıza Athletic Bilbao çıktı, işte bulmuştuk..
İspanya’nın kuzeyinde 3 milyonluk Bask Bölgesi’nin futbol kulübü..
Sadece Bask Bölgesi’nde doğanları oynatıyor takımlarında..
Nasıl yani, 3 milyon nüfusun içinden çıkan gençlerle dünyanın en ünlü kulüpleri Real Madrid ve Barcelona ile aynı lig de mi oynuyor?
Evet oynuyor, hem de İspanya’nın La Liga’sında tam 92 yıldır düşmeyen 4 takımdan biri..
Felsefeyi çok yıllar önce koymuşlar, ‘olmuyor böyle kardeşim’ demişler, ‘yedi iklimden gelen futbolcularla yamalı bohça gibi oluyor bu iş!’, demişler.
‘Kendi öz kaynağımıza yöneleceğiz, kendi çocuklarımıza güveneceğiz, onlara küçük yaşlardan itibaren aidiyet hissi yüksek, toplumla iç içe, farklı bir spor kültürü aşılayacağız’, demişler.
 
2014 yılı idi galiba, Athletic Bilbao’yu ziyaret etmiştik, Başkan Urrutia bana; ‘sana en eski ve en güvendiğim personelimizi vereceğim, seni o gezdirsin”, dedi.
Onların akademilerinin ismi “Lezama”, bulunduğu ilçenin ismi.. Benden 10-15 yaş daha büyük bir adam geldi, tanıştık. Lezama’yı gezmeye başladık..
Ziarreta bana dedi ki; ‘Girdiğin işi biliyor musun? Bu iş çok sabır isteyen bir iş, öyle hevesini alıp bırakacağın bir iş değil, eğer böyle düşünüyorsan hiç girme!..’
Ben de ona dedim ki, ‘Bu uzun ince yola gireli 7 yıl oldu, artık bir şeyler biliyorum ama daha öğreneceğim çok şey var, onun için buradayım.’
Sistemli çalışmaya onlar da 70’li yıllarda başlamışlar..  
Gezinin sonunda Zierrata’ya dedim ki; 
- Bunca yıllık tecrübenden sonra, bana söyleyeceğin en etkili kelime ne olabilir?
- ‘Soyunma Odası’, çünkü her şey orada başlar ve orada biter, dedi..
 
* Felsefe Büyüğümüz : Athletic Bilbao,
* Sistem Büyüğümüz : Ajax
 
Kolları sıvadık, yeniden başladık, yıl 2015..
 
Yola çıkarken “Çocuklarımız Geleceğimiz” dedik.
 
Herkes önce çocuk oluyor, sonra genç, en sonra da yetişkin oluyor..
Bu devran böyle gelmiş, böyle gidiyor..
 
Toplumlarda en çok sevilen kesim, çocuklar ve gençlerdir. Onlar hepimizin göz bebekleridir.
 
Çocuklarımızı ve gençlerimizi sevmenin yolu, onların sadece başlarını okşamaktan geçmez!
Çocuklarımızı ve gençlerimizi sevmenin yolu, onların her dediklerini yapmaktan hiç geçmez!
 
Çocuklarımızı ve gençlerimizi sevmenin yolu, onları yarınlara hazırlamaktan geçer.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi sevmenin yolu, onları her türlü zorluğa karşı durmayı,
düşseler de kendi başlarına ayağa kalkmayı öğretmekten geçer.
 
Velhasıl, çocuklarımızı ve gençlerimizi “gerçekten” sevmenin yolu, onlara inanmaktan ve onlar için yatırım yapmaktan geçer.
 
Çok kişi bilmez, Dünya tam 4,5 milyar yıldır kendi çevresinde saatte 1.674 km hızla dönüyor. 1.674 km hızla.. 
Hayal ötesi bir şey..
Dünya hiç kimsenin hayal edemeyeceği kadar büyük bir hızla dönerken, içinde yaşanılan “Hayat” ta ondan geri kalmıyor aslında!..
O çok sevdiğimiz çocuklarımız ve gençlerimiz, bir de bakıyorsunuz yarının büyükleri oluveriyorlar..
 
Toplumlar güvenli bir gelecek için, en çok çocuklarına ve gençlerine inanmalıdırlar.
 
Böylece felsefemizin birinci etabını tamamlamış olduk;
1. Çocuklarımız Geleceğimiz
2. Onlara “gerçek” sevgi ile yaklaşmak
3. Onlara inanmak
4. Onlar için yatırım yapmak
 
İkinci etapta “İyi Birey, İyi Vatandaş, İyi Futbolcu” dedik..
Evet, kendimizi “Bu Toprakların Çocukları”na adamaya karar vermiştik, onlara spor yaptırmak ve sporu sevdirmek sosyal amacımız idi..
Sportif amacımızı ise, içlerinden seçilecek doğal yetenekli olanlarıyla gerçekleştirecektik..

Yapacağımız iş bir 'meydan okuma' olacaktı.. Bu topraklarda önceden yapılmayan kadar geniş kapsamlı olacaktı..
İşte tam burada önemli bir soru ile karşı karşıya kaldık;
- Hangi Çocuk, hangi Genç?
- Kendisiyle barışık, toplumuyla barışık ve genç yaşta meslek bilinci oluşmuş coşkulu sporcular..
 
Profesyonel futbol gençler tarafından yapılır, 85 milyonluk ülkemizde 30 milyon genç nüfus var..  
Bu kadar yüksek sayıda genç nüfusa rağmen, ülkemizde sistemli bir şekilde profesyonel futbolcu yetiştirilmiyor!
 
İşte bu eksikliği tamamlamak için çıktık yola..
Biliyoruz, “İnsan Yetiştirmek” dünyanın en zor işi, zaten o yüzden kimse bulaşmıyor bu işe!..
 
Herkesin çok bildiği ama kimsenin derinine inmeyi düşünmediği bir iş!
Birileri kendisini ortaya atmalıydı..
 
“Bu topraklardan aldığınızı yine bu topraklara veriniz” diyen bir Kurucu Başkanımız var; Eczacıbaşı Süleyman Ferit Bey..
1928 ila 1955 yılları arasında Altınordu formasını aralıksız 27 yıl giyen ve en iyi zamanında kendisine gelen astronomik transfer tekliflerini geri çeviren bir Sait Altınordu efsanesi var.
1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 2 ay sonra kurulmuş olan 99 yıllık onurlu bir kulüp geçmişi var..
 
Biz bu toprakların çocuklarına inanıyoruz, onlara sevgiyle ve sabırla yaklaşıyoruz, iyi ve sağlıklı ortam sağlamaya çalışıyoruz.
Bu Toprakların Çocukları” kendilerine verilen sevginin ve emeklerin karşılığını veriyorlar.  
Şu anda A Milli takımımızın 2 as oyuncusu içimizden yetiştiler; Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder
Çağlar dünyanın en zor ligi olan İngiltere Premier Lig'te Leicester City'de oynuyor. 
Cengiz ise Fransa'nın ünlü kulübü Marsilya'da oynuyor. Her ikisi de ülkemizin spor elçileri olarak yurtdışında ülkemizi temsil ediyorlar. Onlar sadece bizim değil, 85 milyonun gururudurlar..
Şu anda A Takım kadromuzda yer alan ve akademimizde eğitim almakta olan 30 Öz Kaynak Sporcumuz Genç Milli takımlarımız formalarını giyiyorlar..
 
Altınordu FK, bu dünya döndükçe “Türkiye’nin AltınOrdu’su” olacak.
Altınordu FK formalarını sadece “Bu Toprakların Çocukları” giyecekler..
 
Altınordu FK, felsefesiyle ve sistemiyle daha güzel bir dünya için katkı koymaya devam edecek..
 
Bu tutku gerçeğe dönüşünceye kadar devam edecek. 
Kaç yıl sürer? Ne kadarsa o kadar.. 20 ise 20, 30 ise 30, 40 ise 40..
Elin insanı başardıysa biz de başaracağız NOKTA
 
Kalın Sağlıcakla,

Seyit Mehmet ÖZKAN
Altınordu Arması Yediemini