TÜM GENÇ OYUNCULARA ÖRNEK > İSMAİL YÜKSEK ***
“Olduğu Kadar, Olmadığı Kader” mi? Yoksa “Asla Vazgeçme” mi?
Pazartesi, 09 Ekim 2023
Kıymetli Futbolseverler merhaba,

Futbolcu Yetiştiriciliği” işi gerçekten hem zor, hem de riskli bir iş!..

Rasyonel mi, yani akılcı mı diye sorarsanız, dışarıdan bakınca evet, akılcı görünüyor..
Ama işin içine girince, kazın ayağının hiç te öyle olmadığını anlıyorsunuz!
Neden mi?
Üreticilik/Yetiştiricilik penceresinden kıyaslama yaparak cevap vermek isterim;
- Sanayi Üretimi kolay : Sermaye varsa, araziyi bulursun, bilimin çerçevesinde sanayi teknolojisini iyi uygularsın, sanayi üretimini başarırsın.
- Bitki yetiştirmek kolay : Toprak, Su, Güneş ve Tohum.. Bunları bir araya getirirsen, yine bilimin çerçevesinde tarım teknolojisini iyi uygularsın, zirai yetiştiriciliği başarırsın.
- Ama “insan” yetiştirmek çok çook zor!..

Çünkü insanın yapısı 2 ana unsurdan oluşuyor.
1. Donanım kısmı : Yani elle tutulabilen/görülebilen, etle kemik, fizik güç..
2. Yazılım kısmı : Yani elle tutulamayan/görülemeyen ruh, insanın özü, mental güç..
İşte bütün mesele, bu iki ana unsuru birlikte geliştirmek..
İşte bu yüzden insan yetiştirmek, hele ki vasıflı insan yetiştirmek dünyanın en zor işi..

- Dünyanın en zor işi!..
- “Vasıflı İnsan yetiştirmek”.

Donanımı hallettim derken, yazılımdan gol yiyorsun..
Tam yazılımı az buçuk toparlamışken, donanımda sorunlar ortaya çıkıyor!..

20 yaşa kadar ikisini birden geliştirmek mümkün değil.. Ben bu döneme “yaşam ilkokulu” diyorum.
Yaş ancak 30’a gelince ikisi birden bir şekle şemale geliyor.. Bu dönem “yaşam ortaokulu”..
30 ile 40 arası ise “donanım ve yazılım” ın oturduğu dönem, “yaşam lisesi”ni bitirmiş oluyorsun..
40’tan itibaren “yaşam üniversitesi” eğitimi başlıyor..
50’li yaşlar “master”, 60’lı yaşlar ise “doktora” dönemi..
Ama o zaman da donanımda sorunlar başlıyor, yazılım iyi olsa da donanımdaki sorunlar yazılımı olumsuz etkiliyor.
70’lerden itibaren yaşanan “yaşam profesörlüğü” dönemi, donanımın kalitesine göre insana tat veriyor veya vermiyor.
İnsanlar “tat almadan” yaşamaya, teselli ikramiyesi olarak “yaşama tutunma becerisi” diyorlar..

Bütün bunlar benim 68 yılda yaşadığım duble hayattan damıttıklarım.. Tabii ki genelleme yapıyorum, istisnalar hariç..
İstisna dediğim, mesela 20’li yaşlarda hem bedenini, hem de beynini “BİRLİKTE” kullanmayı becerebilen, yani yaşam üniversitesini erken bitirenler, çok az da olsa, çıkabiliyor..

İşte konumuz bu istisnalar..
Ben artık biliyorum, geç oldu ama öğrendim, “her insan bir dünya”.. Dünyada 8 milyar insan varsa, 8 milyar da dünya var..
Hiçbir insan diğerine tıpa tıp benzemiyor. İstediğin kadar tek tip eğitim ver, istediğin kadar standart koy, tek veya birkaç tip insan yetiştirmek mümkün değil, zaten ırkçılığa girer, insanlığa aykırı!

“Futbol” insan odaklı bir takım oyunu..
Her insan ayrı bir dünya olduğuna göre;
11 tane, hatta 25 tane ayrı dünyayı bir araya getirmek, bunları birbirlerine çarpmadan yönetebilmek, onlardan “aynı hedefe kenetlenmiş” ekip yaratmak .. Çok zor iş..
Yapsan bile uzun vadeli ekip başarısı gerçekten çok zor!

Böyle bakınca Alex Ferguson’un 27 yılını nasıl FEDA ettiğini daha iyi anlıyor insan..
Evet, feda, yani adanmışlık.. Başka türlüsü mümkün değil.

“İnsan”a bir veya birkaç standart koymak mümkün olamıyor!
İnsanın tabiatında hür ve özgür olmak, bağımsız yaşamak var, fazla sıkıya gelemiyor!
Kendisini sıksa bile, konfora ulaştığı an, gevşiyor..
“Ekip” çalışmalarında uzun süreli, sürdürülebilir başarılar elde etmek gerçekten çok zor!
En azından “şark” kültüründe yaşayanlar için, bu bir realite!

Bu toprakların gençlerinden, “Asla Vazgeçme” temalı, sıra dışı başarı hikayelerinden örnekler vermeye çalışıyorum.
Karşınızda sıra dışı bir başarı hikayesi daha..



- İsmail Yüksek
- 1999 İznik doğumlu.. Yani şu anda 24 yaşında..
1. 12 yaşında üst düzey oyuncular yetiştiren Bursaspor altyapısında başlıyor, tutunamıyor..
2. 13 yaşında Bursa Merinos’a geçiyor, orada 15 yaşı dahil, 3 yıl altyapı eğitimi alıyor.
3. 16 yaşında Yeşil Bursa kulübüne geçiyor.
4. 17 yaşında Bursa Yıldırım Bld. Jimnastikspor kulübüne geçiyor.
5. 18 yaşında Bursa Yıldırımspor kulübüne geçiyor.
6. 19 yaşında Gölcükspor kulübüne geçiyor.
20 yaşında, Gölcükspor’da ikinci sezonunu oynarken biz dahil herkesin dikkatini çekiyor, tabii ki “Üç Büyükler”den biri, Fenerbahçe alıyor.
Fenerbahçe alıyor ama henüz 3 Büyüklerde oynayacak seviyede olmadığına karar sonucu kiraya veriliyor..
Oyuncunun maç oynaması ve “pişmesi” lazım. Fenerbahçe 2 sezon kiraya gönderiyor..
7. 21 yaşında, sezon başında, yarım sezon Balıkesirspor’da kiralık oynuyor.
8. 21 yaşında sezon ortasında, yarım sezon Adana Demirspor’da kiralık oynuyor.
9. 22 yaşında, futbola ilk başladığı Bursaspor A takımında kiralık oynuyor..

Dikkatinizi çekmek isterim, İsmail evladımız bu yaşına kadar hiçbir “Genç veya Ümit Milli” takımlarımızda yer alamıyor.
10. 23 yaşında, geçen sezon, 2022/23 sezonunda Fenerbahçe kadrosunda yer almaya başlıyor..

Veeee 22 Eylül 2022 tarihinde ilk A Milli maçına çıkıyor*****
Son bir yıl içinde ise, toplam 8 defa A Milli Takım formasını giyme şerefine nail oluyor *****

12 yaşında başlayan ve vazgeçmeden 10 yılda inatla, 10 ayrı kulüpte kendisini başkalarına kanıtlamak için verilen bir yaşam savaşı ***
İsmail Yüksek’in bu yaşam savaşı karşısında saygıyla eğiliyorum, şapka çıkartıyorum *****

Şimdi dönelim “Futbolcu Yetiştiriciliği” işine..
İsmail kardeşimizin bu başarı hikayesi hangi gençlik geliştirme programına uyuyor?
Hiçbirine..

Yani demek istiyorum ki, eğitimde temel olarak 3 sıfat var;
1. Bir tarafta ben varım, girişimci..
2. Bir tarafta antrenör var, eğitimci..
3. Bir tarafta da sporcu var, öğrenci..

Ben bir sosyal girişimci olarak, gençlerimize ne kadar imkan sağlarsam sağlayayım, antrenörlerimiz ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar;
Eğer eğitimi alan genç insanın içinde/hamurunda/mayasında “başarmak” tutkusu yoksa ve zorluklarla baş edecek kadarsağlam karakter değil ise, başarıya ulaşmak mümkün değil!..

Ben bir yurtseverim, her şeyden önce vatanım gelir..
Dünyada doğuyu da batıyı da geziyorum, aradaki farkı görüyorum..
Özellikle “doğu toplumları” insanlarının konfora karşı dayanılmaz zaafları var ve bu zaaf, bir işi tutkuyla uzun süreli yapmaya ve sürdürülebilir başarılar elde etmeye engel!
Bu zaaf maalesef bireysel değil, toplumsal..

Arada sırada İsmail Yüksek gibi gençler çıkıyor, 10 yılda 10 ayrı takım forması giyiyor, yine de yılmıyor, çalışıyor, çabalıyor, çamurdan çıkıyor, A Milli oluyor..
İşte biz de arada sırada çıkan bu “sağlam karakterler” le avunuyoruz!..

Bu iklim ekosisteminde doğmak “kader”mi?
68 yaşımdayım, yıllardır duble yaşıyorum, cevap veriyorum; “Evet” kader.
Kader deyince, değiştirilemez demektir.
Demek ki fazla zorlamak ta iyi değil!

O zaman bize düşen;
“Olduğu kadar, olmadığı kader” deyip, doğru bildiğimiz yolda yaşamaya devam etmek..

Sağlıkla ve esen kalın,

Seyit Mehmet ÖZKAN
Altınordu FK Bşk.