DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ
YÖNETİM Bilimi Uzmanı Maarif Müfettişi Doğan Ceylan'ın yazısını her anne babanın okuması için sizinle paylaşıyorum.
Pazartesi, 20 Kasım 2017

Kıymetli Anne-Babalar merhaba,

Altınordu FK’nın özel amacı, bu toprakların çocuklarına spor yaptırmak, sporu sevdirmek, 
sportmen bireyler olmalarına katkı sağlamak ve 
içlerinden seçilen doğal yetenekli olanlarına “ileri futbol eğitimi” vererek, onları ‘gerçek” profesyonel futbolcular olarak yetiştirmektir..  
Bu amacımızı betimleyen 3 ana sloganımız var ;

1. Çocuklarımız Geleceğimiz                
2. İyi Birey, İyi Vatandaş, İyi Futbolcu
3. Türkiye’nin Altınordu’su

Seçilmiş olan “Geleceğimiz Çocuklarımız”a çok emek veriyoruz..
8-10 yaşlardaki küçükleri geçelim, 14-16 yaşlardaki çocuklarımızın bile “Farkındalık”ları çok düşük dostlar.. 
Bu nedenle, saha içi olduğu kadar, saha dışı eğitimler de veriyoruz.. 
Yönetim Bilimi Uzmanı ve M.E.B Maarif Müfettişi Doğan Ceylan aşağıda okuyacağınız 
Duygusuz Nesil Tehlikesi” başlıklı yazıda büyük bir tehlikeye dikkat çekiyor.
İşte her anne babanın mutlaka okuması gereken o yazı...

Seyit Mehmet ÖZKAN
Altınordu Arması Yediemini

xxx

DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ

Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor.

Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. 

Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar. 

Yanıbaşımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen onbinlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor. 
Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor. 

Hayatlarının odağındaki şey eğlenmek. Eğlenmedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar. Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. 

Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. 

Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar. 

İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendikleriyle orantılı. Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı içini artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda, dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar. 

Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar. 

Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını, en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar. Vatan onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz. 

Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum. 

20 Yıl sonra bu nesil, nasıl ana – baba olacak ? 
Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek ?
Evlerini nasıl idare edebilecek ? 
Ülkeyi nasıl yönetecek ?
Vatanı nasıl savunup can verecek ? 

Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim ; 

Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi. 

Çocuklar hayattan bihaber. 
Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz.
Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar. 

Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu daldırıyoruz. 

Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar. 

Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar. 

Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları, 
yorulmasınlar diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. 
Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar.

Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. 
Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar. 

Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye 
onlara ne bıçak tutturuyor, ne ocak yaktırıyoruz. 

Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, 
üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor. 

Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, 
haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar. 

Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, 
kurşunlanan, ölen insanları umursamıyorlar. 

Acımıyorlar…

Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın…

Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek ülkemize. 

Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. 

Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli. 

Okulların duygu eğitimi konusunda roller artırılmalı, geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.


Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek…

Doğan CEYLAN 
Yönetim Bilimi Uzmanı
Maarif Müfettişi

Not :  
Bu yazıyı okuduktan sonra, Doğan Bey’in diğer yazılarını da okumuş bulunmaktayım. 
İnsanın Doğan Bey’i “denetleyici” pozisyondan, “uygulayıcı” pozisyonda göresi geliyor..